3 Ekim 2011 Pazartesi

AHMET ERHAN - seçmeler

“Anne ben geldim, ağdaki balık
 bardaktaki su kadar umarsızım
 dizlerin duruyor mu başımı koyacak?
 anne ben geldim, oğlun, hayırsızın..”


“Kalırsa bir soru kalır benden yanıtı var mıdır bilmem?
 denizine göğüne toprağına
 uçagınına kaçanına bu dünyanın
 kalırsa bir soru kalır benden
 ölüm gelir gün akşama kavuşurken”


“Öyle cok sevdim ki 
 bu yalnizliklar mezbahasinda
 hic kendine carptigin oldu mu
 birdenbire bir kosebasinda “
 


“Pencereme dolanma ayışığı
 özlerim bir dostu kucaklama duygusunu
 onunla ağlaşmayı sessizce
 özlerim bir çiçeği öperken
 toprağı öpüyormuşçasına sevinmeyi
 pencereme dolanma ayışığı
 yorgunum
 pencereme dolanma ayışığı bu gece”


"Ve sairlerin selalari yukselir meyhanelerden.."


“Ah benim evcil kalbim
 artık ''hayır'' demeyi de öğrendi”




“Anne ben geldim, yoruldum artık
her yolağzında kendime rastlamaktan
hep acılı, sarhoş ve sarsak
şiirler çırpıştıran bi adam”



Üstüme bir silah doğruldu sandım 
rüzgar ,beline dolandığında bir dalın 
korktum,güldüm ,kendime kızdım 
bu gün de ölmedim anne 

bana böylesi garip duygular 
bilmem niye gelir ,nereye gider? 
döndüm işte;acı,yüreğimden beynime sızar 
bu gün de ölmedim anne. “


" Acı, takunya lar giyerek yürürdü yüreğimde sevincinse tüyden ayakları vardı.."
“Ben öleyim ücralarda 
 ey şehir uleması
 siz tıpış tıpış yaşayın!



"bir derya kuzusuydum, agdan habersiz"




"Seni gecenin boyunduruğundan aldım çocuk 
 kalbindeki kuşları saymakla bitiremedim 
 zamanı değil mutluluğun, biliyorum 
 ama ben hayatla her gün nikah tazeledim 
 
 Bu şehirde yağmur enlemesine yağıyor 
 sağımı solumu yitirmem bundan 
 ama nasılsa bu sokağın adı sen, senden
 irili ufaklı bir harf taşıyor" 




Biz ne kötü yaşadık be moruk
 bir kuş kanatlarını dürünce rüzgarsız kalmak gibi
 o kadar yalnız, o kadar umutsuzduk.."




''Ne güzeldin
 uzayan, hep uzayan ellerin vardı
 bütün çocukların ağzıyla konuşur gibiydin
 gözlerinden bir gül çıkarıp atamasan da
 her bakışın bir gül dolgunluğuyla açardı
 bu yüzden sen
 hiç uçurumlara yürümedin, denizleri bilmedin
 duraklarda hep kendini bekledin
 herkesin indiği otobüslere bindin usulca''

“Baba durursam azarla 
 tökezlersem kaldır beni”

“Baba bana yaşamın
 çekirdeğini göster
 baba bana bu yolun
 sonundaki çiçeği”

"Telafisi yok bu hayatın. yaşadıklarım buza yatırılmış balık gibi donuk donuk bakıyor."

"Sana baktıkça içimden koşmak geliyor”

"Umut yok, ama bu umutsuzluk demek de degil"


“Yoruldun bir yerlerde biliyor musun
 mutlulugun bir yorum sorunu oldugu bu hayatta
 ne demek surlarını tutmak mutsuzlugun?
 artık resimler yap, kitaplar yaz, duvarlara yaz
 kimse seni asmaz, kesmez, tutuklamaz
 anla, tek yasal sloganın şu oldugunu:
 tek yol ölüm!"


“Sen tanrıcılık oynuyorsun
 biraz da kulluga çalış ve anla”






 YAŞAMA SEVİNCİ

 Bütün güzel kadınlarını bu dünyanın
 sevdim, diyebildiğim zaman
 bütün kentlerini gezdim, denizlerine girdim
 ve artık bir tek taş kalmadı tanımadığım,
 bir tek yüz, bir tek yer adı
 söylenecek bütün sözleri dinledim ve söyledim
 bütün söyleyeceklerimi

 acının bütün uçurumlarına indim ve çıktım
 sevincin bütün dağlarına
 bütün çiçekleri kokladım ve kopardım
 bütün meyveleri dallarından
 ismarladığım yağmur, savrulmadığım yel
 kalmadı...

bütün haklı kavgalarında dünyanın
dövüştüm, diyebildiğim zaman
okudum bütün kitapları, bütün şiirleri yazdım
ve topladım bütün dillerin en güzel sözlerini,
sıraladım tek bir sözlükte
bütün mayınları, bütün dikenli telleri
ayıkladım sınırlardan
ve bir tek zorba çıkmadı önüme.
bu dünyada acı çeken tek bir insan yoktur,
diyebildiğim zaman
işte o zaman ölebilirim.

toprağımda bir çığlık olur da büyür
yaşama sevincim...




AHMET ERHAN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder